Şiir ve Zihniyet/ Metin ve
Zihniyet
"Zihniyet" terimi ile bir dönemdeki sosyal, siyasî ,
idarî, adlî, askerî, dinî güçlerin, sivil toplum örgütlerinin, ticarî hayatın,
eğitim etkinliklerinin birlikte oluşturdukları ortam ve bunların hiçbirine indirgenemeyen
duygu, anlayış ve zevk bütünü kastedilmektedir.
Her sanat eseri yazıldığı dönemin izlerini taşır. Sanatçılar da
sosyal bir çevre içerisinde yaşarlar ve içinde yaşadıkları sosyal ve kültürel
olaylardan etkilenirler. Şiirlerinde içinde yaşadıkları çağın zihniyetini
yansıtırlar.
Bir toplumun bireyleri, o toplumun kültürüyle, gelenek ve görenekleriyle, değer
yargılarıyla yetişir. Bu yetişme sonucunda da bireyler, ortak bir zihniyete
ulaşırlar. Böylece o toplumun bireyleri, olaylar ve durumlar karşısında benzer
tepkiler ortaya koyarlar, benzer davranışlar sergilerler. Yazar ve şairlerin
edebî metinlerinde, doğal olarak bu zihniyetin yansıması da görülür.
Sanatçılar, yaşamdan aldıkları konuları işlerken, toplumu zihniyetiyle birlikte
ele alırlar. Bu zihniyet de dönem dönem değişim gösterir.
Türk edebiyatı başlangıçtan bu güne gelinceye dek kültür, sanat, siyasî ve
sosyal alanda pek çok aşamalar geçirmiştir. Bunlar arasında en önemlisi
İslamiyetin kabulü (1071) ve Batı uygarlığına dönüş (1860) hareketidir. Bu iki
olay toplumun yaşamında sosyal, siyasî kültürel ve ekonomik değişikliklere
neden olmuştur. Başlangıçtan bu güne dek gelişen
Türk edebiyatı şöyle
sınıflandırılır:
a) İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı (5.yy.-10.yy.)
b) İslamî Devir Türk Edebiyatı (10.yy.-19.yy.)
c) Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı (19.yy. ve 20.yy.)
a) İslâmiyet Öncesi Türk Edebiyatı
( 5. yy. -10. yy.)
İslâmiyet öncesi Türk Edebiyatının ne zaman başladığı hakkında kesin bilgiler
yoktur. Ancak diğer ulusların edebiyatlarında olduğu gibi Türk edebiyatında da
destan devrine dayanan zengin sözlü bir edebiyatın olduğu bilinmektedir. 5.
yy.- 10. yy. arasını kapsayan bu dönem edebiyatı ürünleri destanlar, koşuklar,
sağular ve savlar ile (5.y.y. ile 9. yy. arasında yazılan) Yenisey mezar
taşları, Göktürk Anıtları ve Uygur Türklerine ait metinlerdir.
Bu dönem edebiyatı sözlü ve yazılı edebiyat olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Sözlü Edebiyat
Sözlü edebiyat Türkler arasında yazının kullanılmadığı devirlerde başlayan,
ağızdan ağıza ve kuşaktan kuşağa sürüp giden bir edebiyattır. Belli başlı
ürünleri şunlardır: destan, koşuk, sagu ve sav.
2. Yazılı Edebiyat
Yazılı edebiyat Türkler arasında yazının kullanıldığı devirlerde başlayan bir
edebiyattır. Elimizdeki en eski örnekler 8. yüzyılda diktirilen Göktürk
Yazıtları ile Uygurlar döneminden kalan bazı metinlerdir. Göktürk Yazıtları
şunlardır: Tonyukuk Anıtı (720), Kül Tiğin Anıtı (732) ve Bilge Kağan Anıtı
(735)'dır.
b) İslâmî Devir Türk Edebiyatı (10. yy. -19. yy.)
Türkler 10. yüzyıldan itibaren topluluklar hâlinde İslamiyeti kabul etmeye
başladılar. Özellikle Karahan hükümdarı Abdulkerim Satuk Buğra Han'ın 932
yılında İslamiyeti kabul etmesiyle daha da yayıldı. Bu hareket 11. ve 12.
yüzyıllarda da sürdü. Türkler yeni din ve kültürün etkisinde mimarî, bilim,
edebiyat ve sanat alanında önemli eserler ortaya koydu. Edebiyat alanında,
Yusuf Has Hacip "Kutadgu Bilig",
Kaşgarlı Mahmut "Divanû Lûgati't Türk",
Edip Ahmet Yükneki "Atabetü'l Hakayık",
Hoca Ahmet Yesevi de "Divan-ı Hikmet" adlı eserini bu dönemde yazdı.
Anadolu sahasında ise 12. ve 13. yüzyıllarda Ahmet Fakih "Çarhname",
Şeyyat Hamza "Yusuf ile Züleyha", Yunus Emre "Risaletün Nushiye
" ve "Divan" adlı eserlerini yazdı.
Türkler yeni dini öğrenmek amacıyla Arapça, Farsça öğrendiler. Dilimize bu dillerden
din yoluyla çok sayıda sözcük girmeye başladı. Bu tutum ileriki yüzyıllarda
daha da arttı.
İslamî Devir Türk
Edebiyatı:
1. Divan Edebiyatı (Klasik Edebiyat) (13. yy. - 19. yy.)
2. Halk Edebiyatı (13. yy. - 19. yy.)
a) Âşık Edebiyatı
b) Anonim Halk Edebiyatı
c) Tasavvuf Edebiyatı (Dini-Tasavvufi Türk Halk Ed.) (11. yy. - 19. yy.)
c. Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı (19.yy. ve 20. yy.)
Osmanlı Devleti, 18. yüzyıldan başlayarak yönetim, siyaset, eğitim ve askerlik
alanlarında hızla gerilemeye başlamıştır. Bu çöküşü önlemek için 19. yüzyıldan
itibaren zaman zaman birtakım düzenlemeler (ıslâhat) yapılmıştır. Eğitim, ordu,
maliye gibi kurumlarda yapılan bu düzenlemeler yeterli olamamıştır.
I. Abdülmecit (hüküm. 1839-1861) devrinde Hariciye Nazırlığına (Dışişleri
Bakanlığı) getirilen Mustafa Raşit Paşa, devletin bütünlüğünü ve gücünü
koruyabilmesi için içinde yaşanan devrin ihtiyaçlarına uygun Batı esasları
doğrultusunda yeniden yapılanması gerektiğini dile getirmiştir. Bunun için
yapılması gereken yenilikleri belirten bir fermanı, 3 Kasım 1839'da Gülhane
Parkı'nda (İstanbul) halka okumuştur. Bu fermana, Tanzimat Fermanı ya da
Gülhane Hattı Hümâyûnu adı verilmektedir.
İşte bu fermanla o güne kadar dağınık olarak yapılan düzenlemeler derli toplu
hâle getirilerek, devlet kurumları Batı esaslarına göre yeniden
yapılandırılmıştır.
Toplum hayatındaki bu değişiklikler kısa bir süre sonra kültür, sanat ve
edebiyata da yansımıştır. Batı kültürüyle yetişen kuşak, yeni bir edebiyat
çığırını başlatmıştır.
Batı Etkisinde Gelişen Türk
Edebiyatı :
a. Tanzimat Devri Türk Edebiyatı (1860-1895)
b. Servet-i Fünun Edebiyatı (Edebiyat-ı Cedide) (1896-1901)
c. Fecr-i Âti Topluluğu (1909- 1912)
ç. Millî Edebiyat Dönemi (1911-1923)
d. Millî Mücadele Dönemi Edebiyatı (1918- 1922)
e. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı (1923-1950)
f. Günümüz Türk Edebiyatı (1950-2011)
Siir ve Zihniyet / 9.Sınıf Edebiyat Ders Notu
Reviewed by adrian
on
Aralık 15, 2015
Rating:

Hiç yorum yok:
Yorumunuz için teşekkürler.